(09.01.2006) Geçen hafta başkanı olduğum Kooperatifin resmi dairelerde işlerini yürütebilmem için bana bir yetki belgesi lazım oldu. Yetki belgesi nereden alınır? Tabi ki Ticaret ve Sanayi odasından. İşim de çok acele, hemen almam lazım. Odaya gittim. Yetki belgesini vermelerini istedim. Bayan memur önce sorgu sual, neden istiyorsun, nerede kullanacaksın? Olabilir, belki her kullanacağın yer için farklı düzenlenebilir. Söyledim yarın gelmemi, ondan önce maliyeye 13 YTL yatırmam gerektiğini, makbuz geldikten sonra istediğim evrakı verebileceğini söyledi. Tamam parayı vereyim, siz formaliteleri yerine getirin dedim. Fakat olmaz dendi. Ben oradan kalkıp defterdarlık binasına gideceğim, orada önce makbuzu kestireceğim, sonra sıraya girip 13 YTL ödemek için sıra bekleyeceğim. O makbuzu alıp tekrar sanayi odasına getirip evrakı alacağım! Bir de şayet öğleden sonra giderseniz yetişmesi de mümkün değil. Şimdi güya bilgi çağındayız. İnternet denilen bir şey var. İstediğin bilgiye anında ulaşma imkanları var. Neden insanları bu boş işlerle uğraştırırlar. Anlamak mümkün değil. Yetkili makamlarla karşılıklı anlaşarak bu işleri internet üzerinden çözmezler. Olmaz, mutlaka insanları bürokratik işlerle boşuna uğraştıracaklar. Bu kadar basit bir işi çözemiyor musunuz? Yoksa hiçbirinizin aklına mı gelmedi veya Ticaret odasındaki üyelerinizin hiç biri sizlere bir serzenişte bulunmadı mı? Bu iş sadece beni rahatsız ettiyse o zaman sizler haklısınız. Ben hemen bu konuda bir araştırma yaparak bu işlerle uğraşan insanlara sordum. Kime sordumsa hepsi rahatsız olacak şey mi bir evrak alabilmek için kapı kapı dolaşmak. İnsanların o kadar boş zamanı yok ki. Buradan yetkili arkadaşlarımıza sesleniyorum. Bu işi bir şekilde halletmeniz lazım. Sakın olmuyor demeyin mutlaka bir yolu vardır. Geçen hafta bir gazetede İstanbul Elyaf’ın patronlarının bir yazısı çıktı. Çok ilginç diyorlar ki, Hyundai Yalova’ya gelsin diye her kes havalara uçuyor. Özet olarak biz 1000 kişiyi işten çıkardık. Kimsenin gıkı çıkmadı. Düşündüm de gerçekten çok haklılar. Bizler mevcut fabrikalarımıza yeteri kadar sahip çıkmıyoruz. Onların Yalova ekonomisine ne kadar faydalı olduğunun farkında değiliz. Geçen hafta yazımda yazmıştım. Depremden önce İstanbul Elyaf’ta 2000’nin üzerinde işçi çalışıyordu. AKAL’da 2000’nin üzerinde işçi çalışıyordu. Toplam 4000 kişi şimdi Hyundai buraya gelse onunda çalıştıracağı aynı sayı. Sakın yanlış anlamayın. Geçen haftadaki yazımda açıkladım. Hyundai’nin buraya gelme düşüncesi beni çok heyecanlandırdı. Gelmesi en çok istediğim şeydir. Fakat elimizdekilerin de kıymetini bilelim. Aksa, Ak-al, Aktops, Akkim Yalova Elyaf, İstanbul Elyaf, İpek Kağıt bu fabrikalar yıllardır bizlere istihdam ve katma değer sağlıyor. Bir nesil bunların Yalova’ya kazandırdığı katma değerle büyüdü. Bunlar bizim veliniğmetimizdir. Bunları korumak, sahip çıkmak hepimizin görevidir. Patronlar sitem etmekte. Bence haklılar İstanbul Elyaf’tan 1000 kişi işten çıkarıldı. Fabrika kapandı, kimsenin gıkı çıkmadı. Akal’da nerede ise kapanma noktasında. Kimse ne oluyor, neden bu durumda diye sormuyor. Burada bir yanlışlık var. Yetkili makamlardaki insanlar bu insanların sorunlarını dinlemek, gidip sormak durumundalar. Bu sorunlar gerekirse hükümete taşınmalı. Orada halledilmeli ne ise. Çünkü bu fabrikalar bize lazım. Bizim insanlarımız orada çalışıyor, çoluk çocuğunu oradan aldığı paralarla okutuyor, karnını doyuruyor. Onun için onlara sahip çıkmak zorundayız. Bu seçilmiş olan insanların görevidir. Hepimizin görevidir. Onun için patronların sitemlerini haklı buluyorum. Benim yapabileceğim çok fazla bir şey yok. Sadece düşüncelerimi Yalova halkı ile paylaşırım, onu da yıllardır yapıyorum. Bu arada Kurban Bayramınızı candan kutlar, hepinize saygılarımı sunuyorum.