Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İŞVERENİN DERDİNE SAHİP ÇIKALIM

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2008 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2008 00:00
(16.11.2007) İnsanoğlu işinin kıymetini çalışırken anlayamaz. Zanneder ki bu iş hep böyle devam edecek. O işi sanki ondan başkası yapamazmış gibi, işi verenler işleri hep ona verecekmiş gibi bir tavır takınır. Çalıştığı işin kıymetini bilemez, onun için mücadele etmez, nasıl olsa iş onun, neden kendini yorsun ki! Ama kazın ayağı öyle değil, işine sahip çıkacaksın, işini çok iyi yapacaksın, sadece işine değil işverenlerine de sahip çıkacaksın ki o iş senin olsun. Şimdi diyeceksiniz ki bunları neden yazıyorsun. Tabi ki bir nedeni var, gördüğüm kadarıyla Yalova’da insanlar iş yerlerinin kıymetini bilmiyorlar. İşine dört elle sarılmıyorlar, işyerlerinin sıkıntılarına ortak olup onlar için mücadele etmiyorlar. Bu çok açık bir şekilde görünüyor, tabi ki bütün bu olanlardan o iş yerlerinin üst düzey yöneticileri son derece rahatsız. Neden olmasın ki, sen o iş yerinde çalışacaksın çoluğun çocuğun oradan geçinecek, onların sayesinde itibarın ve paran olacak fakat sen hiç elini taşın altına koymayacaksın. Nasıl olsa birileri o mücadeleyi yapacak, parayı sen kazanacaksın hiçbir çıkarı olmayan birileri senin yapamadığın mücadeleyi yapacak. Oh ne ala iş, bakın Yalova’da bu iş bu güne kadar böyle gitti. Bu böyle ne kadar daha gider bilemem fakat muhakkak bir gün şartlar değişecektir. Yalova’nın en önemli sorunu işsizliktir, bu sıradan çalışan için geçerli olduğu kadar mütahitlik yapan, taşoronluk yapan insanlar için de geçerlidir. Her taşoronun yaptığı işe işsiz olan yüzlerce taşoron var. O işi alabilmek için sıra bekliyor, hiç kimse vaz geçilmez değildir. Onun için herkes işine, işverenine dört elle sarılsın. İşverenin derdini kendi derdiymiş gibi görmediği müddetce o iş bir gün gelir onun elinden gider. Bu durum da aslında çok raslanan bir durumdur, işte o zaman işinin kıymetini çok daha iyi anlarsınız, aslında bu yazdıklarım hepimiz için geçerlidir. Yalova açısından 2007 yılına baktığımızda işsizlik baş sıraya oturmuş fakat ne hikmettir bilinmez iş yerlerinin sayısı çoğalacağına tam ters orantıda azalma olmuştur. Sadece bir Akal’ın bir Elyaf fabrikasının kapanması, sadece ikisi 5000 kişinin işsiz kalmasına neden olmuştur. Bu rakkam aile bazında 15.000 kişi demektir. Sırf istihdam yaratacak diye buraya tersanelerin gelmesine Yalova’nın seçilmişleri sıcak bakmışlardır. Tersanelerin ne kadar istihdam yaratacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Aslında göz ardı edilmemesi gereken en önemli mesele burası Yalova. Burada ucuz işçilik bulamazsınız, burada hayat pahalı, onun için seçilecek iş dallarının yüksek katma değer yaratması lazım. Bakınız her kez Yalova’da yüksek katma değer yaratan AKKÖK şirketlerine girmek istiyor, neden? Aldığı parayla geçinebilsin diye. Burada asgari ücretle çalışabilecek insan bulmak zordur, bulsan da insanlar böyle işlerde geçici süreler çalışabilir. Yalova’da iktidar partisinin il başkanı, Milletvekili, Belediye Başkanı, ve başkanları hepsinin derdi işsizine iş bulmak. İnsanlar bu kapılardan medet arıyorlar. Oğluna kızına iş bulabilmek için utana utana bu kapıları çalıyorlar, çare arıyorlar. Bu seçilmişler ne yapsın, nereye sokacaklar bu insanları. Özellikle yüksek tahsil yapmış gençler sıkıntının büyüğü! Bunlar ailelerin gelir seviyesi düşük olunca onlara yardımcı olamıyorlar. Onlar da ne yapsın işsiz olandan parasız olandan her şey beklenir. Ahlak yapısı bozulur, hırsızlık uğursuzluk artar, işi düzgün olanlar da evlerinde rahat oturamazlar. Şimdi bakın Çiflikköy’de Özdilek mağaza açacaktır. Birkaç ay içinde biter. Yüzlerce genç internetten veya belediye başkanlarının özel listelerine kendilerini yazdırıyor. Hiç kimse kaç para alacağını bile sormadan iş olsun da ne olursa olsun mantığı ile çalmadık kapı bırakmıyor. Bu durum bu güne kadar Yalova’nın idaresine sahip çıkanların utanacakları bir durum olsa gerek. Burası Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri. Üç metropol şehrin yanında deniz yolu, kara yolu, hava yolu olan nadide bir il. Nasıl olur da bu kadar çok işsizi olur. İşte onun için diyorum ki bu bugüne kadar burayı idare eden söz sahibi olan siyasilerin kabahatidir. Yetmişli yıllarda burada dört fabrika vardı. 2007 yılında bunların sayısı artacağına aşşağıya inmiş. Neden, nedir bu sanayicileri küstüren. Onların buraya yatırım yapmamalarının sebebi ne, neden yıllardır kazanıyorlar da ikinci üçüncü fabrikalarını buraya yapmıyorlar veya başka yerleri tercih ediyorlar. İşte bunları düşünmemiz lazım. Buradaki fabrikalarda çalışanlar, herkes bu işe kafa yorması lazım. Onun için diyorum ki herkes işine aşına çalıştığı kurumun dertlerine sahip çıksın hiç kimse vazgeçilmez değildir. Yazımı üstat Necip Fazıl Kısakürek’in 1964 yılında kaleme aldığı “Başıboş” adlı şiiri ile noktalıyorum. Vatanımda sular akar, başıboş; Herkes, birbirini kakar, başıboş. Bozkırlardan topal bir tren geçer; Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş. Yanmaz da yürekler, güneşe atsan; Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş. Tarih, kutuplara kaçmış bir fener, Buz denizlerinde çakar başıboş. Yirmidokuz harflik sözde aydınlar, Yafta yazar, isim takar, başıboş. Allah'ım sen acı bu sâf millete! Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş...
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.