Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

HALK DARBEYE DUR DEDİ

Yazının Giriş Tarihi: 03.08.2016 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.08.2016 00:00
15 Temmuz gecesi evde televizyon seyrederken bir anda izlediğim kanalda bir anormallik olmaya başladı. Ne oluyor diye pür dikkat kesildim. TRT 1 kanal spikeri, ‘askerler buraya geliyorlar bir bildiri okutacaklar galiba, idareye el koymuşlar’ deyince bir anda ürperdim. 1960 darbesinde 13 yaşında bir çocuktum. Alpaslan Türkeş’in radyodan, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri idareye el koymuştur’ anonsunu hiç unutamam. Babam Demokrat Parti’nin delegesiydi, darbe olmadan önce sokaklarda halk arasında darbe yapılacak gibi söylemler olduğu zaman, Demokrat Partililer ‘asla olmaz, yapamazlar, millet sokaklarda yürür’ derlerdi. Sabah oldu, dışarı çıkma yasağı başladı. Kimsede çıt yok. Çok büyük bir yüzdeyle iktidara gelen partiden çıt yok, halk evlerinde. Bir el silah bile atılmadı. Sonra olanlar malum. Türkiye’nin Başbakanını göz göre göre astılar, astırdılar. 1980 darbesi beklenen bir darbeydi. Halk anarşiden bıkmış, enflasyon almış başını gidiyor, ülke 70 sente muhtaç kalmış bir durumda. Her gün kahveler taranıyor. Ülkede bir siyasi belirsizlik var. Koalisyonlar bir türlü yürümüyor daha doğrusu yürütmüyorlar. Devlet birimleri anarşiyi önleyemiyor. Önlemek istemiyor. 6 aydır ülke Cumhurunu seçememiş. Böyle bir durumda 1980 darbesi yapıldı. Doğruyu yazmam gerekirse halk da bu darbeyi önce olumlu karşıladı. Daha sonra darbe yapanların söylemleri olgunlaşsın diye erteledik bir sağdan bir soldan astık gibi laflar bu darbe birileri tarafından tezgâhlandığını açık bir şekilde ortaya koymuştur. 1983 seçimlerinde askerler bir çok partiyi seçime sokmadılar. Kendileri istedikleri gibi partiler kurdurdular. Ona rağmen halk Anap’ı seçti ezici bir çoğunlukla. Seslerini çıkaramadılar fakat istediklerini rahmetli Özal’dan alamayanlar ne yaptılar. Rahmetli Özal’ı zehirlediler. Tesadüfe bakın Rahmetli Menderes Rusya’ya yakınlaşmaya başladı. Önce uçağını düşürdüler. Olmadı astılar. Özal Rusya’ya yakınlaşmaya başladı, zehirlendi. Sayın Erdoğan yakınlaşmaya başladı, az kalsın deviriyorlardı. Ondan sonra gelen hükümetler hep istedikleri gibi oldu. Yani tek başına iktidara gelemedi. Onların istediği de o tek başına iktidarlar onların işine yaramaz istediklerini alamazlar. Tansu Çiller’i desteklediler. Onlara, isteklerine karşı olunca gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar vererek kötülediler. Ne Amerikan casusluğu kaldı ve hainliği, parti barajın altında kaldı. Ne acıdır ki başrolü de partinin kurucusu rahmetli Demirel oynadı. O dönemde partiden vekilleri istifa ettirip hükümeti düşürdü ve hükümet kurmayı Rahmetli Ecevit’e verdi. Ben de partinin il yönetim kurulu üyesi ve Belediye Meclis Üyesiydim. DYP’nin bu hale gelmesinin baş sorumlusu rahmetli Demirel’dir. Ecevit hükümeti üç başlı bir hükümetti. Ekonomi çok kötüydü. Bir anayasa atmayla %1500 enflasyon oluyor, parası olanlar memleketi soyuyorlardı. Tam da birilerinin istediği gibi. Türkiye kalkınmasın, hep elimizin altında olsun, Dünya Bankası bize yüksek faizli paralar versin, gül gibi geçinip gidelim, onlar kazansın bir çalışalım. Bu arada dünyayı yönetenler bize bir yol haritası çizdiler. Ilımlı İslam düşüncesinde bir partiyi iktidara getirmek, beraber ülkeyi yönetmek, bu düşünceyle Ak Parti’yi seçtiler. Bu iş için rahmetli Erbakan uygun değildi. Her söyleminde batı, her söyleminde Masonlar vardı. Halkın sevdiği birini bulmaları lazımdı. İşin işine FETÖ girdi. Refah Partisinde aklı başında öne çıkmış olan R.Tayyip Erdoğan’ı buldular. Gül Arınç başı çekti, partiden koptular ve Ak Parti’yi kurdular. Hem de nasıl kurmak bir şiir okudu diye Erdoğan’ı önce hapse attılar sonra Halk Partisini bile ikna ederek anayasayı değiştirdiler ve Erdoğan’ı Başbakan yaptılar. Her iş istedikleri gibi gidiyordu. Ak Parti hükümeti çok iyi çalışıyor, istediklerini yapıyor. Sorun yoktu. Ne zaman Erdoğan onların bazı isteklerine olmaz demeye başladı yavaş yavaş kafalarını kaldırmaya başladılar hükümet içinde bazıları. Kendi düşüncelerim adı altında bazı demeçler geldi buradan bir anımı anlatmak istiyorum; Yalova’da bir konu üzerine bazı FETÖ’cü arkadaşlarla konuşuyorum. Meclis üyesiyim. İstediği şeyin olmayacağını bu konuda yetkinin Bakanlıkta olduğunu anlatınca arkadaş hiddetlendi. Nasıl olmazmış, o bakan o işi yapmasın o koltukta oturamaz deyince birden kızdım. Hangi yetkiyle konuşuyorsun, kim o bakanı koltuğundan edecek diye sordum. Cevap; bizim onu koltuktan edecek adamlarımız var dedi. Şaşırmıştım fakat yine de tebrik ederim arkadaşı FETÖ ihaneti duyulur duyulmaz hemen uyananlardan biridir. Fenerbahçe’nin şike davasında bir türlü bir anlam veremedim. Bazıları bu işin içinde foto var deyince ne alaka dedim FETÖ’yle spor kulübünün ne alakası olabilir. Düşündükçe hafızam almıyordu arkadan savcılar çıkmaya başladı. Yok balyoz dediler yok Ergenekon dediler. Ordudan paşaları almaya başladılar. Çok şaşırmıştım bu işin arkasında kim var diye düşündüm. Olsa olsa Amerika vardır, oklar onu gösteriyordu. Genel Kurmay Başkanımız da alınınca yok artık olmaz böyle şey demeye başladık. O günkü Başbakan Sayın R.Tayyip Erdoğan da onlar benim silah arkadaşlarım deyince işin içinde başka bir gücün varlığı kendiliğinden ortaya çıktı. Bir zaman sonra bakanlar, Başbakanın oğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan konusu olunca mesele anlaşıldı. Bir üst akıl bunlardan kurtulmak istiyor yoksa FETÖ IQ’su yüksek süper zeki biri olmadığı konuşmalarından belli. Mümkün değil bu kadar işi beceremez. Şimdi üst akıl bence belli oldu. Batı ve Amerika. Soruları çalıp adamlarını askeri okullara yerleştirirken ve veya polis kolejlerine sokarken her hükümet uyumuş. 1990 yıllarından beri adam kadroları doldurmuş. Burada herkesin suçu var. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız itiraf etti biz de iyi niyetle baktık dedi. Açıkça yazayım, ben burada bir sanayi sitesi başkanıyım, emin olun bıkmıştım onlardan. Benden bir şey istemiyorlar, sanayideki durumu iyi olan arkadaşlara götürmemi ısrar ediyorlar. Arkadaşlar getirme diyor, sıkıntıda kaldım. En sonunda rest çektim. Vermek istemiyorlar dedim. Gelen adamlar kendilerinden o kadar emin ki zamanı gelince verirler diyebiliyorlardı. Sonunda düğmeye bastılar. Seçilmiş hükümeti devirecekler. Yerine FETÖ’yü getirecekler. Bakanlar belli, genelkurmay başkanı belli, kuvvet komutanları belli, çok daha vahim olan Cumhurbaşkanının yaveri ve Genelkurmay Başkanının yaveri FETÖ’cü. Olacak iş değil. Nasıl olur da bunların istihbaratı alınmaz. Nasıl gizlediler kendilerini inanamıyorum. O kadar kolay mı devlete sızmak. 1960’da 1980’de sesi çıkmayan halk, Cumhurbaşkanının bir talimatıyla sokaklara döküldü. Belki şehit oldular ama halk benim seçtiğimi ancak ben düşürürüm dedi. Allah sokaklarda şehit olanlara rahmet etsin, mekânları cennet olsun, nurlar içinde yatsınlar. Unutmamak lazım, bir musibet bin nasihatten iyidir. Allah bu milleti korudu.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.