Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ELİMİZDEKİLERİN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2008 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2008 00:00
(09.05.2007) Türkiye yabancı sermayeye kapılarını açtı. Nihayet yabancılarda gelmeye başladı. Fakat çok enteresandır hiç yeni fabrika kurmuyorlar sadece kar eden işletmeleri satın alıyorlar veya onlara hisse giriyorlar, böyle olunca da istihdam alanları yaratamıyoruz. Zaten çalışanı var olan işletmeler alınınca bir kişilik bile yer açılmıyor. Bizim birinci önceliğimiz nedir? İstihdam. Çünkü artan nüfus oranına göre iş yerleri açılmıyor. Türkiye ortalamasında işsizlik yüzde onların üstüne çıkmış, buna ne kadar daha dayanırız bilemem. Yabancı şirketler çok akıllı, hangi işletme kar ediyor hemen alıyorlar. Artık her telefonu açtığımda aklıma geliyor, ödediğim para kimin cebine gidiyor, burada kalıyor mu diye, düşünüyorum. Geçen yazımda yazmağa çalıştığım gibi artık sanayide de milliyetçi olmamız lazım. Altmışlı yıllardan sonra parmakla sayılacak kadar az alan dışarıya ithalat yapamayan sanayimiz o yıllarda çok kollandı. Yeter ki bir fabrika yap, para verildi, teşvik verildi, o günün şartlarında bile sanayici korundu, kollandı gelişsinler büyüsünler diye. Gümrük kapılarını bile yıllarca kapalı tutmadık mı? Kuşaklar değişince mantalite de değişti sanırım. Dedeler teşvikleri aldılar, fabrikaları yaptılar, çocuklar ve torunlar var olan fabrikaları kar etmelerine rağmen önce yarısını daha sonra tamamını yabancılara satıyorlar. Rekabete hiç tahammülleri yok. Böyle devam ederse yerli sanayici kalmayacak. Sanayinin milliyeti olmaz diyorlar, doğru. Bu hızla 10 yıla kalmaz yerli sanayiciler ortadan kalkar. Aslında altmışlı yıllardan sonra verilen krediler, teşvikler bir amaç içindi. Önce kendi tükettiğini üretmek fazlasını da ihraç etmek. Daha sonra kendi ayaklarının üstünde durabilen sanayici de ikinci fabrikasını devlete muhtaç olmadan kendisi yapacaktı. Bizim sanayicimiz kolay yolu seçti, kazançlarını değişen teknolojiye değil de lüks yaşama ayırdı. Bir gün elindekinin de gideceğini unuttu. İşte şimdi Devlette özelleştirme adı altında mallarını satıyor, kar eden müesseseleri de yabancılar alıyor. Nerede yerli sanayici yok olmuş, rekabet edecek gücü kalmamış. Özelleşmeyi diyelim ki bitirdik. Fakat borç olduğu gibi duruyor, arkasından ne gelecek neyi satacağız? Bence burada bir yanlışlık var. Biz mutlaka üreten, ürettiğini dışarıya satabilen bir yerli sanayi ordusu yaratmalıyız, enerjimizi bu yönde kullanmalıyız. Yoksa her telefonu kaldırdığında, her elektrik düğmesini açışımızda paraların nereye gittiğini düşünür dururuz. Avrupalı sanayici korunuyor kollanıyor. Avrupalı sanayici bir malı üretip de dışarıya satamıyorsa mutlaka nedeni araştırılıyor. Pahalı mı neden pahalı? Enerjiyi mi pahalı alıyor, hangi girdisi pahalı, hemen tedbirler aranıyor bulunuyor. Kendisi her türlü santrali yapar, bize gelince doğayı ve çevreyi koru der. Ren Nehri'nden nerede ise katran akacak, onu görmez. Bunları biz yapsak başımıza gelmeyen kalmaz. Bizden mal bile almazlar artık bizim de bu konuda bir şeyler yapmamız lazım.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.