(21.03.2007) Yalova çok ilginç bir yer. Özellikle de seçilmiş olanlar, adeta birbiri ile yarışıyorlar. Eğer biri çıkıp ondan önce kara derse öbürü de özellikle beyaz diyor. Yalova'da bir şeyler yapmak gerçekten çok zor. Nereden başlarsak başlayalım mutlaka birileri muhalif olacaklar. Önce üniversiteden başlayalım. Yalova'ya ilk üniversiteyi gerçek manada getirmek için uğraşan o günün Belediye Başkanı Sayın İbrahim Uzun oldu. Onlara huzurevini tahsis edip, altlarına araba veren, kömürünü, elektrik faturalarını ödeyen odur. O günleri hatırlayın. Bazı arkadaşlarımız olmaz, yapamazsınız diyorlardı. Bu gün üniversiteyle ilgili Sayın Valimizin başkanlığında iyi bir çalışma yapıldı. Bayağı mesafe de alındı. Şimdi geçici yönetim kuruluna neden Sayın Milletvekili Muharrem İnce alınmadı diye soruluyor. Tabi ki alınsaydı çok daha iyi olurdu. Fakat mutlaka bir sebebi vardır. Yapılacak ilk genel kurulda alınır. Çok büyük bir olay değil. Gelelim tersanelere. İlk önce herkes evet dedi. Daha sonra ne olduysa oldu, bir anda bazı kişiler hemen muhalefet etmeye başladı. Yok istemezuk. İşin en ilginç olanı da TİGEM'le ilgili. Fikir ilk ortaya atıldığında hemen hemen hepimiz evet dedik. İki Sayın Milletvekili olayın başkahramanı. Bunun Yalova'ya faydalı olacağını söylediler. Bizler de onlara inandık. Sonunda gene bir taraf yan çizdi. Olmaz istemezuk. Fakat bir işi güzel yaptılar; TİGEM sahildeki kampları 10 yıllığına kiraya verecekti. Ona her kesimden hayır sesi geldi. Yalova'nın en büyük sorunu işsizliktir. “Gelin buraya bir organize sanayi bölgesi yapalım” denildi. Gene bazı kesim yıllarca hayır dedi. Bir türlü olmadı. Toplum çok bastırmaya başlayınca bu sefer kerhen evet yapabiliyorsanız yapın dediler. Halâ olamadı. Aksa termik santral kurmayı planladı. Daha ilk bilgilendirme toplantısında, bazı kesimler karşı çıktı. Bu toplantıda önemli olan yapılacak tesisin doğayı, çevreyi nasıl etkileyeceği olmalıydı. Bu santralin yepyeni bir teknoloji olduğu, havayı ve çevreyi kirletmeyeceği bilgilendirme toplantısında söylendi. Bazı kesimler bu sözlere asla itibar etmedi. “Burası bir Yatağan olamaz!” denildi. Bunda son derece haklılar. Bunu kim ister. Yapılacak olan santralle eskilerinin bir benzerliği mi var, öyle bir sunum oldu mu? Ne olursa olsun istemezuk! Bütün bunları görünce aklıma şu slogan geldi: Beşiktaş Çarşı her şeye karşı. Bence bundan kurtulmanın bir tek yolu var. Buraya bir yatırım, bir iş yapmadan önce ilk yapılması gereken şey, önce yapacağınız iş neyse, onu buranın siyasi partilerine, sivil toplum örgütlerine anlatmak. Eğer onay alabilirsen öyle başlayacaksın. Yoksa çok sıkıntı yaşarsın. Bugün Yalova'da kiminle konuşursan konuş, hangi topluma gidersen git en önemli sorun işsizlik, parasızlıktır. Siyasi iktidarlar ne yaparsa yapsınlar eğer işsizliğe çare bulamamışlarsa gitmeye mahkûmlar. Yalova'da işsizlik diğer illere göre daha fazla. Çünkü Yalova'nın gelir kaynakları çok az. Geçmiş yıllara göre fabrikalarda çalışanların sayısında yarı yarıya azaldı. Bir Ak-Al'da, bir Elyaf'ta 4 bin 500 işçi çalışıyordu. Şimdi bunların 3 bin 500'den fazlası iş arıyor. Her gün belediyenin kapısı iş istemek için gelenlerle doluyor. Aslında belediyeye insanlar yolunu, kaldırımını v.s. işlerini yaptırmak için gelirler. Belediyeler istihdam kapısı değildir. Ne yapsın, çaresiz insanlar çevrede özel sektör yatırımcılar olmayınca çareyi belediyelerde arıyorlar. Buranın seçilmiş insanları buna mutlaka bir çare bulmak zorundalar. Öncülüğünü kim isterse o yapsın, ama bu iş iktidar olanlara yakışır. Eğer onlar yapmayacaksa birilerinin bunu mutlaka yapması lazım.