BEŞ YIL ÇAY İÇER DEDİK ANLAMADILAR (13.04.2009) Bir ay önce yazdığım yazımda seçimleri AK Parti’den başkası kazanırsa beş yıl çay kahve içer dedim, bazı beyler ve yandaşları bana kızdılar. Nihayet seçimler yapıldı. Seçimleri DP Adayı Koçal kazandı. Hayırlı olsun. Daha önceden de beş yıllık bir deneyimi vardı. O zaman fazla bir şey veremedi. 99 depremi ve arkasından gelen sıkıntılar çalışmasına mani oldu diyelim. Şimdi hiçbir mazereti olamaz. Fakat bu sefer de para sıkıntısı var. Bu ay maaşları rahat öder. Bakalım önümüzdeki ay ne yapacak. Gerçekten de zor bir durum. İller Bankası payımız personel maaşlarını ödemeye yetiyordu. Bu aydan başlamak üzere kesintiler çoğalacak, gelen para maaşlara yeteceğini sanmıyorum. Bankalardan alınan deprem tazminatlarının aylık ödemeleri toplanan paralarla onlara zor yeter. Yabeltaş’a para vermeleri lazım ki borçlarını ödeyebilsin. Mutlaka Ankara’dan deprem tazminatları için para alması lazım. Ancak nasıl alacaklar. İşte bütün bunları bildiğim için AK Parti’nin adayı da gelse zorlanacaktı. Ama onlar Merkezi hükümetten para alacaktı, onlar alırlardı ve alacaklardı da. Şimdi rüzgar tersten esti, kaybettiler. Yakup Koçal nasıl alır bilemem, ben olsam Ak Parti’nin kapısını çalardım, yardım isterdim yoksa gerçekten de işi çok zor. Belediye Meclisi’ne gelince enteresan bir aritmetik çıktı. Ak Parti 12 üye, CHP 4 üye, 9 üye de DP kazandı. Sayılar doğru. Çalışan bir başkan için fazla önemli değil. Belediye Meclislerinde kararlar yüzde 95 oy birliği ile geçer, kalanlar da bazıları siyasidir onun için muhalefet oy vermez. Bazıları da yasal değildir onun için geçmez. Bunlar önemli değildir. Fakat burada üzerinde durmak istediğim şey bazı beylerin beklentisi var, biliyorum. İşlerini halletmek için çok uğraşacaklar bizim de görevimiz yeni seçilen arkadaşlara doğruları anlatmak olacaktır. Özellikle de 1/25 binlik plan için. Onun delinmemesi için biraz daha dikkatli olmak zorundayız. Çünkü altında imzalarımız var gerekirse Yargıya bile götürürüz. Merkezde kat artışlarını yakından takip edeceğiz. Bu arada yazayım, bazı haklı talepler de var onlar olması lazım, bahsettiğim onlar değil. Sayın Yakup Koçal işin başına geçince yazdıklarımı çok daha iyi anlayacak, yandaşlarının beni anlamasını zaten beklemiyorum. Akıllı olanlar, zaten yazdığım zaman ne demek istediğimi anladılar. Sohbetlerimizde bana hak verdiler. Bir insan tarafsa lafı istediği gibi anlar, hepsine tek tek anlatacak halim yok ya önemli değil. Bazı arkadaşlar yazımız altına isimsiz yorumlar yazıyorlar. Onlara aslında cevap vermiyorum. Bazılarına vermek gerekiyor, yazısından eski bir siyasetçi olduğu anlaşılan bir arkadaş bana hitaben Koçal kazandı şimdi bakalım ne yapacaksın diyor. Benim Belediye ile hiç işim olmaz. Beş yıl kapısından içeri girmesem aklıma girmek gelmez. Belediye başkanları ile hiç işim olmaz. Meclis üyesi de değilim, yeter dedik. Ailem istemedi bana hiçbir getirisi yoktu. Vatan millet Sakarya, o kadar. Bundan sonra çok daha iyi yazılar yazabilirim. Taraf olmadan çok daha rahat olurum. Bir arkadaş da hasbelkader geldin demiş. Adama sorarlar sen niye gelemedin diye. İsmin cismin okunmuyor. Zaman zaman yazdım. Hayatımda hiç düşmanım olmadı. Siyasi rakiplerim her zaman olacaktır. vardır, bundan sonra da olacak. Siyaseti bırakmış değilim, şartlar nereye götürürse oraya gideriz. Bugüne kadar yaptığım bütün sosyal işlerde başarılı oldum. Bazılarını da bırakmak istiyorum yeter artık biraz da başkaları uğraşsın. Her girdiğim kurumda uzun sureli kaldım. Siyasette düşmanlık olmaz. Milli irade nasıl tecelli ederse saygı duymak lazım. Unutma, gelirken çok sevinme ki giderken çok üzülmeyesin Sayın Koçal. Daha mazbatanızı bile almadan belediyede adamların orada adeta terör estirmişler. Sözleşmeli çocuklara hakaretler, masadan kaldırmalar falan. Yetkisiz yetki kullanmak da neyin nesi. Burası küçük yerdir. Yarın bunlar karşınıza dikilirler. Sizin rakibiniz çalışanlar değil, başkandır. Onlar sadece emir kuludur yapılanlar yanlıştır. Bakın Meclis seçimlerinde AKP ve CHP bütün komisyonları kaptı. DP sadece yasa gereği girmesi gereken komisyonlara girdi. Aslında Sayın Başkan işi fark ederek uzlaşma anlamına gelen kelimeler kullandı fakat ortamı o kadar gerdiler ki partileri kızdırdılar. Sayın Koçal’a oy veren arkadaşlarım bile olanları kınadı. Bir arkadaşın yaklaşımı çok ilginçti. İyi ki DP’nin kontenjanları girememiş Meclise diyor. Bu kişi onlara oy vermişti aslında. Uzlaşmacı bir Meclis Başkanı kararların büyük çoğunluğunu oy birliği ile geçirir. Fakat sen Meclisin açılış konuşmasında birilerini işaret ederek bunları seçmeyin aday olmasınlar dersen o kişi de seçilirse o konuşmalar havada kalır. Bundan sonra da bu anlamda konuşmalarınız bir anlam ifade etmez. Bu günlerde Belediyede olması gereken bir şey vardır. O da uzlaşma olmalıdır. Sen bazı senden önce yapılan işleri mahkemeye mi götüreceksin, götür. Buna kimse bir şey diyemez. Varsa, götürmen lazım. Bu senin asli görevin. Nasıl senden bir şey çıkmadı ise ondan da çıkmaz. Hiçbir Belediyede yasal olmayan işler yapılamaz. Yapılsa bile sadece sorumlular ceza alır. Başkanlar değil. Siz de bir şansınızı deneyin. Hatırlayın ortam ona hiç müsait değil. Bir dostun söylediği: Onlar kendilerinden emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Düşmanlarını, istifade etmek faydalanmak için yakın tuttular. Kendilerine yakın tuttukları düşman dost olmadı. Ancak, yanlarından uzaklaştırdıkları dost düşman oldu. Her ikisi de aynı safta birleşince yıkılmaları mukadderat oldu.