Siyasi tarihte müstesna bir yere sahip olan Türkiye-ABD ilişkileri, son dönemde belki de tarihindeki en kritik süreçlerden birini yaşıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan Soğuk Savaş döneminde Türkiyenin ABD nezdinde önemi, Sovyet yayılmacılığını Orta Doğu topraklarına ilerlemesini engellemek, Sovyetler Birliğini Avrupaya komünizmin yayılmasını önlemek için çevreleme siyaseti üzerine dayanıyordu. Soğuk Savaşın sonuna kadar dönem dönem Türk-Amerikan ilişkilerinde tansiyon yükselse de, jeopolitik konumunun bölgesel ve küresel güvenlik üzerindeki etkisi nedeniyle Türkiyenin stratejik önemi göz ardı edilememiştir. Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Avrasyacılık düşüncesinin gelişmeye başlaması, Atlantikçilerin kaygısını Orta Doğu, Kuzey Afrika, Kafkasya ve Orta Asya coğrafyaları üzerinde yoğunlaştırmıştır. Tüm bu bölgeler arası geçiş yolu üzerinde olan Türkiye, bugün ve gelecekte de büyük güçlerin dış politikalarında vazgeçilmez yere sahip olmaya devam edecektir.
İmparatorluk çağı kapanmıştır
ABDnin küresel politikasının, dünyanın geri kalan bölümü üzerindeki etkisi ne kadar büyük olursa olsun, ülkenin dışını değil içini hedef almaktadır. Bu bağlamda Amerikanın küresel politikasının amacı, imparatorluk ya da etkili hegemonya oluşturmak veya küresel çaplı bir fetih harekatı da değildir. Kıta devleti olarak ABDnin nihai hedefi tüm küresel sorunları ve krizleri Atlantik ve Pasifik ötesinde tutmak üzerine kurulmuştur. Askeri harcamaları ne kadar çok olursa olsun bunun dünya üzerinde otorite kuracak bir aktör niteliği kazandırması yeni dönemde mümkün görünmüyor. Dolayısıyla 21. yüzyıl dünyasında imparatorluklar çağı bitmiş, geçmişin emperyal düzenine dönme ihtimali kalmamıştır.
Yeni bir Sykes-Picot Anlaşması mı?
ABDnin eski başkanlarından Theodore Roosevelt, uluslararası sistemin sürekli akış içinde olduğunu ve bunun içerisinde hırs, çıkar ve savaşın Amerikalı geleneksel devlet yöneticilerini doğru yola sevk etmelerini sağlayan aracılar olduğunu düşünmekteydi. Bugün tıpkı geçmişte olduğu gibi güç dengesini yeniden tesis etmek yerine ABD, dünyayı demokrasi adına güvenli hale getirmek için dışarıdan müdahalelere devam ediyor. 1916da Sykes-Picot Anlaşması ile cetvelle bölünen Orta Doğu coğrafyası bugün Büyük Orta Doğu Projesi adı altında yeniden tanzim edilmeye çalışılıyor. Fakat bu sefer vekalet savaşıyla.
PYD kontrollü Kürt devletinin hazırlıkları sürüyor
Arap Baharı adıyla başlayan bu süreçte zamanında batının desteklediği liderler tek tek devrilirken, Suriye coğrafyası, Rusya ve ABDnin bilek güreşi sahası haline geldi. Bölgenin iç dinamiklerinden de faydalanılarak paraşütle indirilen terör grupları değişik adlar ile zaman zaman ülke rejimine zaman zaman da birbirlerine karşı savaşıyorlar. Fakat neticede esas mesele Türkiyenin ulusal güvenliği noktasına geliyor. Güneyinde Suriye ve Irak sınır hattıyla beraber yaklaşık 1100 kmlik sınır ötesinde planlanan PYD kontrollü ve Kuzey Irak Kürt yönetimi ile birleşecek Kürt devletinin Doğu Akdenize ulaşabilmesi için hazırlıklar yapılıyor.
ABD ve Rusya için PYD neden önemli?
Türkiyenin meselenin başından beri PYDnin PKKnın organik kolu olduğunu terör örgütüne sağladığı silahlar ile ispat etmiş olması, PYDyi ne Rusya ne de ABD nezdinde meşruiyetini kaybetmesini sağlayamadı. Öyleyse PYDnin Rusya ve ABD için önemi nedir sorusunun cevabını aramak gerekiyor. Obama döneminde olduğu gibi Trump döneminde de PYDye olan desteğin Türkiyeye rağmen devam etmesinin altında yatan en önemli sebeplerden biri İsrailin yeni dönemde ulusal güvenliğinin sağlanmasıdır. Rusya için ise Esad rejiminin devamlılığı ve esasında Doğu Akdenizdeki askeri varlığının devamlılığı önemli. Bunun sağlanabilmesi için rejim karşıtı güçler ile savaştan PYD kartını kullanmaktan geri durmayacağını unutmamak gerekiyor.
Arap NATOsunun hazırlıkları yapılıyor
ABD Başkanı Trumpın ilk okyanus ötesi ziyaretini Suudi Arabistana gerçekleştirmesinin en önemli nedenlerinden biri ABDnin Müslüman dünyası ile ilişkilerinde yeni bir başlangıç yapmak istemesi olarak değerlendiriliyor. Hatırlanacağı üzere ABD eski Başkanı Obama göreve geldikten hemen sonra Kahire Konferansında İslam dünyası nezdinde Amerikan imajının iyileştirilmesi yönünde politikalar uygulayacaklarını ifade etmişti. Fakat koltuğunu Trumpa devredene kadar bu yönde somut bir adım atmamış veya atamamıştır. Dolayısıyla Başkan Trumpın bu ziyaretinin anlamı küresel terörle mücadele kapsamında Kuzey Afrika ve Orta Doğu coğrafyasında Arap NATOsu için zemin hazırlamak olarak görülebilir. Daha önce Trump, NATOyu köhneleşmiş bir yapı olduğunu, üye ülkelerin terörle mücadelede ellerini taşın altına daha fazla sokmaları gerektiğini vurgulamıştı. Neticede Arap NATOsunun var olabilmesi durumunda davulun Arap ülkelerinin boynunda, tokmağının ise Pentagon ve CIAin elinde olacağının unutulmaması gerekiyor. Türkiye ise bu süreci NATO ittifakının güçlü bir üyesi olarak yakından takip etmelidir.
Ziyaret öncesi alınan karar ve FETÖnün medyada yazısı çıkması manidar
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında merakla beklenen ilk resmi görüşme öncesi, Washington yönetiminin PYDye ağır silah yardımı için karara varması ve FETÖ lideri Gülenin Washington Post gazetesinde Türkiye aleyhine makale kaleme alması buluşmanın önemine gölge düşürdü. Görüşmelerde ABD, PYD konusunda geri adım atmadı fakat örgütün Türkiyenin ulusal güvenliğine karşı tehdit oluşturmayacağına dair güvence verdi. Fakat bu güvencenin mutlak şekilde sağlanamayacağını iki taraf da biliyor. Öyleyse Türkiye güneyinde Kürt kantonlarının birleşerek devlet oluşturmalarına mani olabilmek için güçlü stratejiler ve dış politika araçları geliştirmelidir. Şu bir gerçek ki, Türkiye, hiçbir ülkenin kaybetmeyi göze alamayacak kadar güçlü ve etkili bir devlettir. O halde denge politikasını verimli kullanmak gerekiyor.
Artık dünyada hiçbir ülke, dünyanın efendisi olacak kadar güçlü değil. Düzen giderek çok merkezli bir hal alıyor. Artık kalkınmakta olan ulusların ve büyük medeniyet platformlarının rolü de artıyor. Dolayısıyla Türkiyenin dış politika stratejileri dinamik, refleksleri kuvvetli ve itidalli olmalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
FURKAN KAYA
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNDE ÇIKIŞ YOLU