Dünyada terör ve terör örgütlerinin sürekliliği ve bu devamlılığının şekil ve isim değiştirerek de olsa temelinde aynı temelden geldiğini bilmek gerekiyor. Bunu sağlayan en önemli faktör ise terör örgütleri destekçilerinin, bazı uluslararası aktörler ve devletler olmasıdır. Hiçbir yasa dışı terörize olmuş örgüt arkasında finansal desteği sağlayan bir güç olmadan ayakta kalamaz. Bugün büyük güçlerin savaşını vekaleten sürdüren bu örgütleri sadece bölgesel manada değerlendirmek eksik olacaktır.
Devlet eliyle meşrulaşan örgütler
Terör uzmanı Ercan Çitlioğluna göre, terör eylemlerinin temel amacı, hedef kitleleri sarsmak, güvensizlik duygularını körüklemek, sisteme olan bağlılık ve inançlarını sorgulamalarına zemin hazırlamak, kitleleri normal yaşamlarından uzaklaştırmak ve panik duygularını tırmandırmaktır. Türkiye 1984 yılında gerçekleşen Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla ortaya çıkan PKK terör örgütü ile mücadelesini sürdürürken, eylemlerinin toplum psikolojisi üzerinde oluşturacağı travma ve yıkımları önlemek için de çaba sarf ediyor. Elbette hemen sınırımızın yakınında yuvalanan yasa dışı örgütlerin organik bağı olduğu diğer örgütler, Irak ve Suriye gibi parçalanan topraklarda büyük devletlerin vekaleten kullandığı meşrulaşan güçler haline geliyorlar.
Modern Orta Çağ dönemindeyiz
Yeni küresel süreçte yaşadığımız bu dönem hiçbir ülkenin yalnız başına güç olmadığı Modern Orta Çağın yükseldiği bir dönem. Bahsedilen bu yeni çağda tüm coğrafi güç odakları hiper kompleks bir ekosistem içerisinde beraber yaşamak zorunda. Orta Doğu coğrafyasını Osmanlı Devleti sonrası bölen 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşmasının 100. yılında Orta Doğu coğrafyası yeninden şekillendiriliyor. Merkezi hükümetlerin bile halkına karşı terörize olduğu bu süreçte, ABD ve Rusya gibi iki büyük devlet ortak düşman ve ortak dost örgütler eli ile varlıklarını sabitlemek istiyorlar. Diğer taraftan Türkiye ise yaklaşık 1100 kmlik Suriye ve Irak sınırında terörün uluslararasılaştırılarak Türkiye topraklarına ihracı görülüyor.
ABD, Basradan Doğu Akdenize kadar koridor açmak istiyor
ABDnin Center for American Progress isimli düşünce kuruluşunun 2014 tarihli raporunda, Suriye ve Irakta merkezi hükümetlerin çökmesiyle iki Kürt Özerk Bölgesinin kaderlerini tayin etme seçeneğinden bahsediliyor. 2015 yılında Brookings Enstitüsünde hazırlanan diğer raporda ise, Suriyede öncelikle iki güvenli bölgenin oluşturulması ön görülüyor.
Birincisi ülkenin kuzey doğusunda, diğer ise Ürdünün güney sınırında. Bu iki önemli rapordan sonuç çıkarmak söz konusu olduğunda, belirlenen bölgelere zamanla özerklik verilmesi ve uzun vadede konfedere bir Suriyenin dizaynı söz konusu. Diğer bir anlamını da ifade etmek gerekirse, ABDnin temel hedefi Basradan Doğu Akdenize kara büyük bir koridor açarak Türkiyenin güney sınırında Federe Kürt Devletinin temelini hazırlamak.
Terörle Mücadele Enstitüleri
Coğrafi konum bir ülkenin önceliklerini belirler. Devletin askeri, ekonomik ve siyasi gücü ne kadar büyükse, önemli jeopolitik çıkarlarının sınır ötesi komşularının ötesindeki çapı da o derece büyüktür. Dolayısıyla Türkiye terörü her seviyesiyle yaşayan bir ülke olarak sınırının ötesindeki bataklıktan kurtulmak veya kurutabilmek için sınır ötesi istihbaratını aşiret gruplarıyla yakın temas ve saha içinde yer alarak kuvvetlendirmelidir. Fırat Kalkanı operasyonunda ilerleyen Türkiye, her adımından sonra topraklarında bir başka terör saldırısı görüyor.
Hülasa, Türkiye bu mücadelede hem sivil hem de emniyet kuvvetleri bağlamında bilinç ve eğitim için üniversiteler veya bir başka resmi kurum bünyesinde Terörler Mücadele Enstitüleri kurabilir. Pratik ve teoride bilinçlenmenin katkısı coğrafyada kalıcı barış için önemli bir adım olabilir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
FURKAN KAYA
TERÖRLE MÜCADELE ENSTİTÜLERİ KURULMALIDIR