Merhum Özallı yıllardan, yani Körfez Savaşının yaşandığı dönemden bugün aynı coğrafyada yaşanılan olaylara bakıldığında, bundan sonraki yıllarda da her iklimde aktörlerin aynı, sadece vekalet edenlerin değiştiği görülecektir. 11 Eylül saldırıları sonrası ABDnin ilan ettiği Bush Doktrini ile sözde küresel teröre savaş açılmış, önleyici vuruş politikasıyla tüm terör odaklarının yok edilmesi planlanmıştı. Bu vesile ile Kuzey Irakın geleceği dünyanın gündemine otururken, bu konu en fazla Türkiyenin ulusal güvenliğini ilgilendiriyordu. ABDnin 2003 yılında başlattığı Irak Savaşı Büyük Orta Doğu Projesine nizam verme projesinin ilk adımıydı. Halen bu süreç Arap Baharı vesilesi ile Suriye ve Iraktaki gökten paraşütle inen terör gruplarının imha süreci ile devam ediyor.
İngilizler için Musul, Kürdistan siyaseti için önemliydi
Uygarlığın beşiği Mezopotamya ve bilhassa Musul, büyük aktörlerin Orta Doğu coğrafyasında petrol kaynakları için rekabet içinde olduğu bir bölgeydi. İngilizlerin Mezopotamya bölgesine olan ilgisinin özünde Musul sınırları ve kapsadığı alanda yer alıyordu. İngilizlerin gözünde Musul, Güney Kürdistanın bir parçası, dolayısıyla Kürdistan siyaseti oluşmadan Musulun akıbeti belirsiz kalacaktı. Neticede Musul sorunu ile Kürdistan sorunu birbirine eklemlenmiş bir politika şeklinde batı tarafından servis ediliyordu.
IŞİD sonrası yeni IŞİDler mi türeyecek?
Irak ordusuna ait 30 bin asker, 3 bin Perşmerge kuvvetleri, Türkiyenin Başikada eğittiği Ninova Bekçileri, Saddam rejimine bağlı askerlerden oluşan Nakşibendi ordusu Şii milis gücü Haşdi Şabi ve 36 ülkenin katıldığı koalisyon güçlerinin havadan destek verdiği operasyon ile Musulu IŞİDten temizleme harekatı başladı. Rusyanın da dikkatle izlediği süreçte Irakın en büyük ikinci kenti olan Musuldan IŞİD temizlenerek örgüte büyük darbe vurulması planlanıyor. Türkiye ise sonradan koalisyon güçlerinin hava operasyonlarında yer almaya başladı. Musul harekâtının kısa vadede biteceğinin düşünülmemesi gerektiğinin en büyük nedeni her ne kadar IŞİD bazı bölgelerden çok kolay çekilse de sanki IŞİD sonrası başka bir terör örgütüne yer açılacağı izlenimi veriliyor.
Haşdi Şabinin amacı nedir?
Irakta Saddam rejiminin devrilmesinden bu yana ülkede siyasi bütünlük sağlanamamış, en büyük nedeni ise mezhep temelli politikalar olmuştur. Irak ve Suriye gibi terör gruplarının kolaylıkla yuvalanabileceği topraklarda Arap Baharı veya demokratikleşme savları ile dışarıdan yapılan müdahaleler, IŞİD ve onun türevlerinin kolaylıkla baskı ve işgal yoluyla alan hakimiyeti kurmalarını sağladı. Belki de IŞİDin miladı doldu fakat Orta Doğu mezhep temelli çatışmalara doğru ilerlerken İranın desteklediği söylenilen Şii milis gücü Haşdi Şabinin daha şimdiden kendi otorite alanını kurmaya çalıştığı görülüyor.
Yeni Orta Doğu
Kısa vadede büyük fay hatlarının kırılmalarına şahit olunacak. Rusya, sessiz bir güç olarak olayları takip ederken Suriye ile Irakın geleceğinin birlikte şekilleneceğinin farkında. Yeni Orta Doğu coğrafyası artık kendi kuralları ve kanunları olan bir site haline gelecek. Ülke bazından ziyade bölge olarak Orta Doğunun yeniden inşasına şahit oluyoruz. Musul ve çevresi de bu sürecin önemli bir parçası.
Türkiye ne Suriye ne de Iraktaki meselelere kayıtsız kalamaz.
Coğrafi konum bir devletin önceliklerini belirlemektedir. Bir devletin askeri, ekonomik ve siyasi gücü ne kadar büyükse, o devletin önemli jeopolitik çıkarlarının sınır ötesi komşularının ötesindeki çapı de o derece büyüktür. Türkiyede jeopolitik değeri gereği bu denklemde bölgesel sorumluluğu vasıtasıyla kritik pozisyona sahip. Suriye ile Irak sınırıyla yaklaşık 1100 kmlik güney sınırı ötesinde her ne olursa olsun Türkiye, kayıtsız veya hareketsiz kalamaz. Kaldı ki Misak-ı Milli sınırları içinde olan daha sonra türlü senaryolar ile kaybettirilen Musul ve Kerkük topraklarında yaşan Türkmen vatandaşların sorumluluğu üzerindedir.
Musul operasyonu daha uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Belki de IŞİD bir anda yok olacak ama daha şimdiden IŞİDin yerini alacak bir başka mezhep temelli örgütün ismi geçmeye başladı. Demokrasi kavramı zaten topal bir anlayış fakat Orta Doğuda demokrasinin adım atacak ayakları dahi yok. Sadece aktörlerin müdahale hakkını meşrulaştıran bir enstrüman olarak kullanılıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
FURKAN KAYA
IŞİDİN YERİNİ YENİ IŞİDLER Mİ ALACAK?