Dünyanın artık yeni ve modern bir Orta Çağ sürecine girmiş olduğunu ifade etmek yanlış olmayacak. Günümüzde dünyanın her köşesinde büyük toplumsal infiallerin, ekonomik darboğazların hatta birçok insanlık suçlarının işlenmesine şahitlik ediyoruz. Karanlık Orta Çağ günlerinde birçok savaşa ve milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan adaletsiz düzen sonrası yeni bir adil düzen arayışı iki büyük dünya savaşı sebebiyle kesintiye uğramış fakat bir başka dünya savaşının çıkmaması için kurulmuş olan uluslararası ve uluslar üstü kuruluşlar belki global cephe ve nükleer savaşların önüne geçebilmiş, fakat gerçekçilik ideolojisini bir kez daha haklı çıkartacak insanın kötü doğasının tezahürünün değişiminin önüne geçememiştir.
Çok parçalı Orta Doğunun tohumları atılmaya devam ediliyor
Yeni Orta Çağ olarak adlandırılabilecek bu süreçte bloklar arası mücadele yerine her ülkenin kendi ulusal çıkarı kapsamında ittifaklar veya ihtilaflar içinde olduğu görülüyor. Diyalog, işbirliği ve diplomatik ilişkilerin son derece hızlı şekilde tüketilmesi, sorunlar karşısında çözüm odaklı politikalar önündeki en büyük engel. Suriye ve Irak coğrafyası üzerinde terör gruplarının vekâleten yürüttükleri savaşta yeni çok parçalı Orta Doğunun alt yapısını hazırlamaya devam ediyorlar. Suriyenin kuzeyinde Kürt yönetiminin fiilen kurmuş olduğu idarenin diğer kantonlar ile birleşerek Doğu Akdeniz kıyılarına ulaşması bölge ülkelerini işbirliğine girmesini engel teşkil edecek olan en büyük unsurlardan biri olacak.
Rusyanın içinde bulunduğu her ittifak ABD için bir tehdit
Elbette bu coğrafya üzerinde gerçekleşen bölgesel işbirlikleri en çok ABDyi rahatsız ettiğini söyleyebiliriz. Hatırlanacağı üzere Körfez ülkeleri arasında bilhassa Katar üzerinden çıkarılan yangın dolaylı yoldan da Türkiyenin içinde bulunacağı veya başrolünü alabileceği her işbirliği olasılığına karşı bir hamledir. Kuşkusuz Rusyanın da içinde bulunacağı muhtemel bir ittifak ABDnin okyanus ötesi politikaları için en büyük tehdit unsuru olacaktır. Bunun önüne geçebilmek için ekonomik manipülasyonlar ve toplumlar krizlerin tetiklenmesi için kullanılacak önemli enstrümanlardır.
Yeni İpek Yolu ile refah ve barışta taşınabilecek
Avrasya Entegrasyonu ve Yeni İpek Yolu gibi projeler, bu büyük coğrafyanın yeniden ayağa kalkması, yani hammaddenin, malların ve enerjinin daha az maliyetle taşınabilmesiyle dünya ticaretinin merkezinin bu bölgeye gelmesi anlamına gelecek. Refahın ülkeler arası taşınmasıyla meydana gelecek karşılıklı bağımlılık yeni savaşların önüne geçebilecek. Bu küresel değişim süreci, Körfez monarşileri, Güney Asya ve hatta Orta Amerika ülkelerine yayılımı kolaylaştıracak. İşte bu noktada, ABD, İsrail, Suudi Arabistanın rahatsızlık fark edilmektedir. Yeni İpek Yolu ve Avrasya entegrasyonuna ABD tarafından yapılacak sabotajlar bölgesel gerilimleri arttırmak için toplumsal kargaşaları körüklemek ve ekonomik krizleri tetiklemek olacaktır.
Türkiye ise bu gerilimlerin merkezinde yer alan güçlü jeopolitik bir aktör. Yeni İpek Yolunda önemli bir geçiş ülkesi olan Türkiye, aynı zamanda Avrasyacılık süreci ve enerjini nakil güzergahlarının kilit ülkesi konumunda. Henüz faaliyete geçen Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi ile Londradan Pekine ulaşım ağı tamamlanmış oldu. Hülasa, Türkiyenin kurumsal dış politikası güç dengesinin sağlanması ve milli çıkarların korunmasına vesile olacaktır. Artık hiçbir güç dünyanın efendisi olacak kadar güçlü değil. Bloklar arası savaş artık mümkün görünmemesi nedeniyle bugün yaşadığımız 3. Dünya Savaşının izlerini gerekli uluslararası önlemler alınmadığı takdirde nesiller boyu ödeyeceğiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
FURKAN KAYA
21. YÜZYIL MODERN ORTA ÇAĞDAYIZ