Değerli Yalovalılar, bildiğiniz gibi ülkemizdeki işyerleri, Çalışma Bakanlığı tarafından az tehlikeli, tehlikeli, çok tehlikeli olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Çok tehlikeli ve tehlikeli grupta yer alan yaklaşık 700 bin işyerinin, ancak yarısının işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmeti aldığını biliyoruz. Yasal zorunluluk bulunmasına rağmen işverenler bu hizmeti almaktan özellikle kaçınıyor. Hal böyle olunca, Türkiye iş kazası sonucu can kayıplarında Avrupa birincisi ve dünyada da sürekli ilk 5 ülkenin içinde yer alıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yayımladığı en son tahminlere göre, iş kazaları ve işe ilişkin hastalıklar nedeniyle her yıl 2 milyon 780 bin işçi hayatını kaybetmektedir. Bu ölümlerin yaklaşık 2,4 milyonu (yüzde 86,3) işe ilişkin hastalıklardan, 380,000 üzerinde ölüm (yüzde 13,7) ise iş kazalarından kaynaklanmaktadır. Her yıl, ölümcül mesleki yaralanmalardan binlerce kat daha fazla ölümcül olmayan mesleki yaralanma meydana gelmektedir. Ölümcül olmayan yaralanmaların yılda 374 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilmektedir ve bu yaralanmaların birçoğu uzun vadede çalışanların kazanç kapasitesi açısından ciddi sonuçlar doğurmaktadır (Hämäläinen et al., 2017). İnsanların büyük acılar çekmesine neden olmasının yanı sıra, iş kazaları ve meslek hastalıkları, küresel gayri safi yurtiçi hasılanın tahmini yüzde 3.94’lük yıllık kaybına denk gelen önemli bir ekonomik maliyet oluşturmaktadır (ILO, 2017c). Göz ardı ettiğimiz bir diğer konu, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle sakat kalan çalışanlarımızın fazlalığıdır. Buna trafik kazaları sonucu sakat kalanları da eklediğimizde üretime doğrudan katkısı olan, genç nüfusumuzun sağlığı gittikçe bozulmaktadır. İçinde Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin büyüme hedeflerine ulaşabilmesi, refah seviyesini ve kişi başına düşen milli geliri arttırabilmesi, ancak çok çalışarak mümkün olabilecektir. Zira gelişmiş ülkeler bizden öndedir ve onlar da çalışmaya devam etmekte ve araştırma geliştirmeye bizden daha çok bütçe ayırabilmektedir. Yani biz gelişirken, onlar da katma değeri yüksek, yükte hafif ancak pahada ağır ürünler üreterek, gelişmişlikte onları yakalamamızı zorlaştırmaktadır. Çok çalışmak demek, tabii ki sağlıksız ve güvensiz koşullarda çalışmak demek değildir. Elimizdeki en değerli gücümüz olan genç nüfusumuzun sağlığını bozmadan, güvenli koşullarda çalışmasını sağlamak, en önemli hedeflerimizden biri olmalıdır. Diğer taraftan Yalova’ya kurulması planlanan yeni organize sanayi bölgeleri ilimize göçü hızlandıracak, çalışan sayısı artacak ve yeni tesislerde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini süratle almak gerekecektir. Bu amaçla çalışma hayatının içinde olan tüm resmi ve özel kurumlar bir araya gelerek, organize olmalı ve ortak hareket etmelidir. İş sağlığı ve güvenliği konusundaki gayretlerimiz emin olun ki, gelişen sanayimize daha çok güç verecektir. Şansımız Yalova’nın sosyokültürel düzeyinin yüksek olması, Türkiye’nin en küçük yüzölçümüne sahip olan ili olmasıdır. Bu sayede organize olmak çok daha kolay olabilecektir. Tüm işveren ve çalışanlarımıza hayırlı kazançlar diler, herkese sağlıklı günler temenni ederim. “İşinizdeki güvenliği açığa çıkarın”